Damon sistemi veya kapaklı braketler; ortodonti dünyasındaki önemli yeniliklerdendir. Damon braketlerinde kullanılan özel kilit mekanizması, tellerin braket oluğu içerisine lastik veya ince teller kullanılmaksızın bağlanmasını sağlar. Aynı zamanda bu sistemde kullanılan özel ark telleri sayesinde çok düşük kuvvetler uygulanarak sürtünme kuvveti en alt seviyeye iner, böylelikle diş hareketinde gecikmeler yaşanmaz. Sonuç olarak klasik metal braketlerle karşılaştırıldığında daha hızlı ve konforlu bir tedavi sağlamaktadır.
Damon braketler Amerikalı bir ortodontist olan Clay Damon isimli bir doktor tarafından geliştirilmiş bir sistemdir. Self ligating yani kendinden kilitli bir sistemi vardır. Self ligating braketlerde sürtünme kuvveti sıradan braketlere oranla çok daha az olduğu için dişleri düzelten ortodontik kuvvet, kayıp olmadan dişlere iletilir. Buda dişlerin daha hızlı hareket etmesi demektir.
Damon braketler diğer self ligating yani kendinden kilitli braketlerden farklı kılan braketlerin üzerindeki açılardır. Damon braketler bu açılar sayesinde dişlerin sıralandığı arkı genişletir. Ve diş çekimi yapılmadan dişlerin düzeltilmesine olanak sağlar. Bununla birlikte damon braketlerde ark telini takıp çıkarmak kolay olduğu için koltukta kalma süreniz kısadır.
Damon braketler 1 aylık yada 1,5 aylık periyotlarla 2-3 seansta ciddi ilerleme gösterirler. Dolayısıyla şehir dışında olup kontrollerine çok sık gelemeyen hastalarımız için idealdir.
Ortodontide tedavi süresinin uzun olması ve sık kontrol ihtiyacı maalesef çoğu zaman hastaları tedaviden uzaklaştırmaktadır. Diş hareketi çok yavaş ilerlemektedir ve maalesef sırf bu yüzden hiç ihtiyacı olmadığı halde hastalar diş çapraşıklıklarını düzelttirmek ve estetik bir görünüme sahip olabilmek için porselen diş kaplamaları veya lamina diş protezlerine yönelmektedir. Kısa vadede bu yöntemler estetiği ‘’mükemmele yakın’’ bir şekilde sağlasalar da uzun vadede dişlerin üzeri yapay bir maddeyle kaplandığı ve bunu gerçekleştirebilmek için dişlerin küçültülmesi diş sağlığı açısından olumsuzluklar yaratmaktadır.
Düzgün ve kontrollü bir diş hareketi sağlayabilmek için çoğunlukla dişlerin ön yüzeyinden uygulanan sabit tedaviler tercih edilmelidir. Sabit tedavilerin temelini tek tek bütün dişlerin üzerine yapıştırılan braketler ve bu braketlerin içinde bulunan oluktan geçen teller oluşturmaktadır. Eskiden beri kullanılmakta olan ve halen günümüzde de kullanılan klasik braketlerde tellerin braket üzerine bağlanması için küçük ince teller veya renkli ya da şeffaf lastikler bağlayıcılardan faydalanılır. Bu küçük bağlayıcı teller ve lastikler fazla miktarda sürtünme kuvveti yaratmakta ve bu durum diş hareketini yavaşlatmaktadır. Bütün bunların yanı sıra bağlayıcı teller eğer sivri köşeleri kalmışsa dudak ve yanak iç kısımlarında tahriş ve yaralanmalara sebep olabilmektedir. Lastikler ise yapısı gereği ağızdaki mikroorganizmaları içine hapsedip diş çürüğü ve diş eti hastalığına zemin hazırlayarak ağız hijyenini olumsuz etkilemektedir!